İYİ BİR EŞ SEÇİMİNİ NASIL YAPMALIYIM?
Eş seçimi ve evlilik uyumu nasıl olmalı? sorusu, evlenmeyi planlayan çiftlerin cevabını aradıkları önemli bir sorudur. Çoğu çift, bu soruyu sormadan evlense de, aslında bu soruda aradığımız bazı özellikler eş seçimini doğru yapmamıza yardımcıdır. Nelere dikkat etmeliyiz gelin hep birlikte göz atalım..
Kişilikler mi uyumlu olmalı, beklentiler mi?
Evlilikte çiftlerin kişiliğinin uyumlu olması sanıldığı kadar önemli değildir. Bu konuda yapılan araştırmalar çiftlerin ortak amaç ve hedeflerinin kişilik uyumundan daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır. “Hangi kişilikteki insanlar hangi kişilikteki insanlarla daha uyumlu evlilik yapıyor?” sorusunun cevabının arandığı bir araştırmada, birbirine uyumlu kişiliklere sahip eşlerin evlilikleri uzun yıllar takip edilmiş. Kişilerin paylaştıkları ortak noktalarının olması, birbiriyle vakit geçirmekten hoşlanması, empati yapabilmeleri, şeffaf ve net olmaları, sevgi ve değer verebilmeleri, saygı çerçevesinde anlayış kriterlerinin önemli olduğunu söylemeliyiz.
Sonuçta görülmüş ki bu çiftler arasındaki boşanma oranı toplumdaki boşanma oranıyla aynı. Bu bize gösteriyor ki, evlilikte kişiliklerin uyumundan çok eşlerin kendi kişiliğini yaşaması ve ortak hedeflere benzer hareket şekliyle yönelmeyi başarması daha önemlidir. Bu nedenle evlenmeyi düşünen biri kendine “Evlilikten ne bekliyorum ve ne yapmalıyım?” diye sormalıdır. İnsan alışveriş yaparken bile düşünüyor, ölçüp biçiyor. Bir eşya alırken gösterilen özenin, hayatın en önemli kararlarından biri verilirken gösterilmemesi, evliliği şansa bırakmaktan başka bir şey değildir.
ÖNCE NE İSTEDİĞİNİZİ BELİRLEYİN
“Ne iş olsa yaparım abi.” diyen birinin, iyi ve uygun bir iş bulması çok zordur malûm. Hatta iş bulması bile zordur. Oysa kişi ne istediğini belirlerse, aradığını bilmenin rahatlığı ile çok daha kolayca bulabilir. Evlilik için de böyledir bu. Nasıl biriyle evleneceğine karar vermek, işin yarısını halletmek demektir. Ama bunun için de tabiî önce kendi kişiliğinizi tanıyıp, yönelimlerinizi ve ihtiyaçlarınızı belirlemeniz gerekir. Yani kendinizi tanımanız lâzımdır önce.
“Ne iş olsa yaparım abi.” diyen birinin, iyi ve uygun bir iş bulması çok zordur malûm. Hatta iş bulması bile zordur. Oysa kişi ne istediğini belirlerse, aradığını bilmenin rahatlığı ile çok daha kolayca bulabilir. Evlilik için de böyledir bu. Nasıl biriyle evleneceğine karar vermek, işin yarısını halletmek demektir. Ama bunun için de tabiî önce kendi kişiliğinizi tanıyıp, yönelimlerinizi ve ihtiyaçlarınızı belirlemeniz gerekir. Yani kendinizi tanımanız lâzımdır önce.
İkili ilişkilerde, aile hayatında sizin için önemli olan nedir? Huzur mu, paylaşım mı, destek mi, heyecan mı, cinsellik mi, ya da güven mi? Vazgeçemeyeceğiniz öncelikler hangileridir, kesinlikle kabul etmeyeceğiniz şeyler nelerdir? Bunların adını doğru koymanız gerekir. En az on cümleyle ihtiyaçlarınızı, beklentilerinizi, şartlarınızı sıralayın; elinizde ve aklınızda bulunsun. Tabiî, bu istekleri sıralarken, abartmayın da lütfen.
Adam arkadaşına sormuş:
—Evlenmiyor musun?
—Şartlarımı tutarsa olur.
—Ne istiyorsun ki?
—Güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun, bir de esprili olsun.
—Ama abi, demiş öteki, birden fazla evlilik yasak artık!
—Evlenmiyor musun?
—Şartlarımı tutarsa olur.
—Ne istiyorsun ki?
—Güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun, bir de esprili olsun.
—Ama abi, demiş öteki, birden fazla evlilik yasak artık!
İDEAL BİRLİK, FİKİR BİRLİĞİ LAZIM!
Hayat arkadaşını seçerken en çok dikkat edilmesi gereken noktaların başında ideal birliğinde sağlanması gelir. Hayatı beraber yaşayacağınız kişinin hayatı ne gözle gördüğü, hedefinin ne olduğu ve değer yargıları, en çok üzerinde durulması gereken konudur.Hayat, keyif peşinde, rahat içinde mi yaşanacak, yoksa idealler peşinde, gereğinde fedakârlıkla mı? Kazanılan para ile daha iyi yaşamak mı hedeflenecek, yoksa o kazanç olabildiğince hayır yollarına mı sarf edilecek? Çocuk sahibi olunduğunda, çocuk hangi prensiplere göre büyütülecek, ona nasıl bir eğitim verilecek? Sosyal hayatta kimlerle nasıl bir diyalog kurulacak? Bu gibi temel tercihlerde uyum, iyi bir evlilik için olmazsa olmaz şarttır.
İlginç bir araştırma okumuştum. “Evlilikte mutluluğun şartları nelerdir?” sorusuna her iki cinsin en çok verdiği üç cevaptan birisi, hatta birincisi ‘inanç ve ideal birliği’ idi. (Diğerleri de sevgi ve cinsel uyum imiş.) O yüzden evlenmeyi düşündüğünüz kişide ilk bakacağınız nokta, aynı idealleri paylaşıp paylaşmadığınızdır. Yani size sizin yolunuzda ‘yoldaş’ da olabilmelidir eşiniz.
BURAYA DİKKAT EDELİM! “Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir.” diye de kendinizi kandırmayın. :)
BURAYA DİKKAT EDELİM! “Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir.” diye de kendinizi kandırmayın. :)
KONUŞABİLMEK LÂZIM
Evlilik anlaşmaktır. İnsanlar da konuşa konuşa anlaşırlar, malum. Beğendiğiniz kişi dış görünüşüyle, huyuyla, yaşama biçimiyle size çok uyuyor, ama konuşmaya başladığınızda bir kopukluk oluyorsa dikkat! Dozunda olunca tartışmak bile güzeldir, ama konuşamamak bir felakettir. Onunla konuştuğunuzda zihniniz açılıyor, 1+1=3 ediyorsa, bu çok güzel.
Eğer fazla olumlu bir katkı almıyor, ama meramınızı anlatıp onu da anlayabiliyorsanız 1+1=2 ediyor demektir ki, idare eder. Ama ne kadar seviyorsanız sevin onunla konuşurken kendinizi anlatamıyor, onun da ne demek istediğini kavramakta zorlanıyorsanız, yani 1+1, 2 bile etmiyorsa işiniz zor. Hayat boyu mimiklerle anlaşamazsınız çünkü. Onunla konuşamazsanız ya kendi kendinize konuşmaya başlarsınız ya da başkalarıyla. İkisi de risklidir.
“Mutlaka evlenin. Anlaşırsanız mutlu olursunuz, anlaşamazsanız filozof.” diyenlere de katılmıyorum.İLLA Kİ HERKES EVLENMELİ DİYE DE BİR ZORUNLULUĞUMUZ YOK. Kendini evlililiğe uyumlu hazır görmeyen bir başkasının hayatını da hiçe saymasın lütfen.. Size muhatap olabilen, zihninizi açan, fikrinizi zenginleştiren biriyle evlenirseniz filozof değil evliya bile olabilirsiniz. İşin espri kısmı fakat dikkat etmemiz gereken unsur net olmak, şeffaf olmak, fikirleri paylaşmak, kırmızı çizgilerinizi,sınırlarınızı ifade etmek ve karşılıklı anlayış çerçevesinde konuşabilmekten geçmektedir.
SEVGİ GEREKLİ
Kullandığım mânâda sevgi, karşısındakine ihtiyacını hissetmek, onunla beraber olmaktan mutluluk duymak, onun eksiklerini de hoş görmektir. Aklı başında hiç kimse, olduğundan büyük görülmek, hak ettiğinden fazla ilgi ve sevgi görmekten mutlu olmaz—kısa süreli bir zevk dışında.
Üstelik bu tip gerçekçi olmayan sevgiler, abartılı hayranlıklar, yöneldiği kişinin zihnine “Ben onun zannettiği gibi mükemmel değilim. Öyle olmadığımı fark ettiğinde ne olacak?” tedirginliğini kazır. Böyle seven, sevdiğini zorlu bir cendereye sıkıştırmıştır aslında. Ve göğe çıkaranlar, hayallerinin gerçek olmadığını görünce ortada bir yerde kalamaz, bu kez de yerin dibine batırırlar sevdikleri(!) kişiyi. Büyük beklentiler büyük hayal kırıklıklarını hazırlar. Siz siz olun, eğer karşınızdaki size olduğunuzdan daha fazla kıymet veriyorsa, sizi olduğunuzdan mükemmel görüyorsa, size sırılsıklam aşıksa, biraz düşünmek ve dinamikleri ele almak lazım. Dozunca seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler beklemeyen, zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzel değil mi?
ONU İYİ TANIYIN!
Bir insanın karşısındakini iyi tanıyabilmesi için bile, önce kendi sıkıntı ve saplantılarından arınması gerekir. Şimdi onu bir düşünün. Nasıl bir insan olduğunu tarif edebilir misiniz? Eğer onun kişiliğini en az on cümle ile tarif edemiyorsanız, onu tanımıyorsunuz demektir. (Ayrıca bu on cümleyi başta hazırladığınız tarifle kıyaslayacağınızı da anladınız tabiî.) Eğer onu tam olarak tanımadığınız halde ondan çok hoşlanıyorsanız, bu sizin farketmediğiniz bir kompleksinizle ilgili olabilir, dikkat edin!
BENLİK SAYGISI
Kendine güvenmeme, sevilmediğini düşünme duygusu insanlarımızda çok rastladığımız bir rahatsızlıktır. Kültürel özelliklerimizden dolayı çocuklar eleştiri dozunun fazla olduğu aile ortamlarında büyüyorlar. Çocuk eğitiminde bilinçsiz anne babalar çocuklar üzerinde eleştiri ile baskı oluşturuyor ve sevgilerini bir şantaj gibi kullanabiliyorlar. Bu da çocuğun, anne babasının sevgisini kaybetmemek için çelişkili duygular yaşamasına, kendini hep yetersiz, değersiz hissetmesine ve “Ben ne yaparsam yapayım kendimi beğendiremiyorum” duygusuna kapılmasına neden olur. Böyle yetişmiş kişiler, kendine güvenmez, sürekli sevilmediğini hissederler ve aşırı mükemmeliyetçi olurlar. Bu kişilerde benlik saygısını oluşturan ideal ben ve benlik algısı dengesizdir. Bir kimse kendini olduğundan daha aşağı görüyor ve kendisine güvenmiyorsa, yani benlik algısı düşükse, benlik saygısı da düşük demektir. Kişi hayalinde arzu ettiği ‘ben’i yani kişilik özelliklerini var gibi kabul ediyorsa bu defa benlik algısı yüksek olur fakat gerçek benlik algısı buna uymadığı için yapay bir güven duygusu oluşur. Bu da kendine güven duymama kadar olumsuz bir durumdur.
Bu duyguları aşmanın yolu, kişinin kendisini masaya yatırmasından yani olumlu ve olumsuz yönlerini analiz etmesinden geçer.
Bu duyguları aşmanın yolu, kişinin kendisini masaya yatırmasından yani olumlu ve olumsuz yönlerini analiz etmesinden geçer.
BİRKAÇ BİLENE DANIŞIN
Evleneceğiniz kişiyi tabiî ki kendiniz seçeceksiniz, ama fikrine güvendiğiniz kişilere danışmanızın da çok faydasını göreceksiniz. Hele aşık iseniz, tarafsız yorum yapamayacağınız için olaya üçüncü bir gözle bakan tecrübeli kişilerin yorumlarını da alın mutlaka. Sizi denk ve uyumlu bir çift olarak görüyorlar mı? Tecrübe, sandığınızdan çok daha önemlidir. Ancak burada da abartıya kaçmamalı, mutlaka son kararı siz vermelisiniz. Hata yapma korkusu veya kararsızlık sebebiyle evleneceği kişiyi anne babasına veya büyüklerine seçtirenlerin şikayete hakkı olmayacaktır ileride. Sizin yerinize seçim yapacakların da saplantıları olmadığı ne malûm?
ONUN AİLESİ NASIL PEKİ?
“Anasına bak kızını al.” gibi atasözlerimiz vardır bizim. Hele hele yapı olarak ailesine daha düşkün ve bağlı olan kızların, ailelerinin tarz ve kişiliğinden çok farklı olmaları hayli nadirdir. O yüzden özellikle bir erkeğin, evleneceği kızın ailesini iyi tanıması gerekir. Erkeklerin ise ailelerinden biraz uzağa düşebileceklerini de eklememiz lâzım, her ne kadar “Armut dibine düşer.” diyebilsek de.
Aileyi incelerken kişinin anne-babasıyla ilişkilerine de çok dikkat etmek gerekir. Zira psikolojik bir gerçektir ki, kız çocuğunun babasıyla, erkeğin de annesiyle ilişkisi, evlendiğinde de sürdüreceği bir iletişim tarzının temelini atar. Babasıyla mesafeli büyümüş bir kız, eşiyle de mesafeli olacaktır muhtemelen. Annesinin şefkatli ev kadını kimliğini benimsemiş bir erkek, çalışan ya da sosyal yönü kuvvetli bir kadına (sebebini bilemediği halde) tahammül edemez. Babası kendisine aşırı düşkün bir kızın, eşinden de yüceltilme beklemesi veya annesi baskın bir erkeğin pasif bir bayanla mutlu olamaması gibi örnekler de verebiliriz.
En son “Ailelerimiz anlaşabilir mi? Ben onun ailesiyle uyuşabilir miyim?” diye de sorulmalıdır.
DOĞRU ZAMANLAMA
Yanlış zamanda yanlış karar verilir. Eğer bir bunalım dönemi yaşıyorsanız, kesinlikle hayatınızı bağlayacak önemli bir karar vermeyin. Örneğin şuan küresel bir salgın döneminden geçmekteyiz, ve sağlığımızı, yaşamımızı tehdit eden unsur ile karşı karşıyayız. Bu süreçte illa ki bir karar vermek zorunda hissetmeyin sağlıklı düşünebileceğimiz günlere ertelemekte fayda var. Zira denize düşen yılana sarılır. Biz, depresyon gibi sıkıntılı dönemlerdeki danışanlarımızı mutlaka uyarırız: “Şu an sağlıklı değerlendirme yapamayabilirsiniz. Kendinizi toparlayana kadar önemli bir karar almayın.” Öylesi bunalım dönemlerinde öncelikler değişir, çünkü ve sağlıklı düşünmek pek mümkün olmaz.
DÖRT DÖRTLÜK OLMALI MI?
Evlenmek için illa da karşınıza dört dörtlük birisinin, bir masal kahramanının çıkmasını beklemeyin. ”Onun busu eksik, bunun şusu fazla” derken sonunda hiç olmayacak biriyle evlenenler çoktur. Dört dörtlük uyum deyince şu soruyu sormak istiyorum: “Dünyanın bir yerinde aynı sizin gibi, fiziğiyle, huyuyla tıpatıp size benzeyen birisi var.” desem inanır mısınız? İnanmazsınız tabi ki. Çünkü insanlar, hiçbiri diğerinin aynı olmayacak bir çeşitlilikle yaratılmışlardır. En benzer dediğimiz kişilerin bile, biraz dikkat ettiğimizde pek çok farklılıklarının olduğunu görürüz. Peki o zaman şu soruyu sorayım: “Dünyanın bir yerinde tıpatıp sizin hayalinize uyan birisi var.” desem inanacak mısınız? Buna da inanmayın..
Evlilik uzun bir yolculuğa çıkmaktır..
Kısaca özetleyecek olursak iyi bir eş seçimi yapabilmenin ilk aşaması kendini tanımak anlamak ile başlar aynı zamanda beklentiler evliliğe yüklenen anlamı da belirler. Evlilikten beklenti seviyesinin yüksek olması, eşler arasında yaşanan sorunların en önemli nedenlerindendir. Çünkü yüksek beklentilerin evlilikte karşılanmaması, kişinin hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Bu yüzden evlilik, uzun bir yolculuğa çıkmak gibi düşünülmeli, iyi ve kötü zamanların da olabileceği hesap edilmelidir. Önemli olan evliliğin paylaşım noktasında nasıl yaşanabileceğinin bilinmesi ve ortak değerler olup olmadığıdır. Sen ben dili yerine, biz olabilmeyi başarabileceğin kişiyle o yolu paylaşmaktır. Bununla beraber, evlilik kararında her şeyin insanın kontrolünde olması ve yüzde yüz uyumu bulmak mümkün değildir. Sizlerin, beklentileri ve amaçlarının yüzde 60-80 birbirine uyduğunu, birbirlerini tanıma konusunda da yeterli bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyor iseniz evlilik kararı alabilirsiniz. Evlilik öncesi ve çift terapilerinde ihtiyacınıza binaen alanında uzman olan kişilerden yardım alabilirsiniz.
Seda ÖZDEMİR
Evlilik ve Aile Danışmanı